Translate

19 Haziran 2016 Pazar

Disneyland - Part 2

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba,

Bu yazımızda sizlere "Disneyland - Part 1" yazımızda söz verdiğimiz gibi Disneyland Paris'in şehir kısmını ve otellerini anlatacağız. Part 'teyse Diney Park'ın son kısmı olan Walt Disney Studio'nun sözünü veriyoruz.


Önce Disney Village ile başlayalım, Disneyland'ta vardığınız Marne La-Vallée istasyonundan dışarıya çıktığınızda aslında Disney şehrine adım aymış oluyorsunuz. Ancak bu şehirin güzel tarafı biletsiz giriliyor olması. Tabi burada herhangi bir oyuncak bulunmuyor ama çok güzel vakit geçirebileceiğiniz hatta Disneyland'ın içindekilerden de büyük alışveriş alanları (Disney Store'lar), konsept restaurantları ve sinemalar bulunmakta. Aynı zamanda büyük Disney uçan balonunu da unutmayalım. 


Yeme-içmeden önce bu alanda yapabileceklerinizden bahsedelim. Imax sinemalarında Disney filmlerinin tadını çıkabilirsiniz ya da Buffalo Bill's Wild West Show adındaki Disney karakterlerinin de bulunduğu özel show'u izleyebilirsiniz. Bu show yemekli bir hizmet sunmakta, biletleri gitmeden internet sitesinden edinebilirsiniz. PanoraMagique ise bizce bu alanın en güzel yanı, özel bir uçan balonlo Disneyland'ı kuş bakışı izleyebiliyorsunuz. PanoraMagique için 3-11 yaş çocuklar 6 € daha büyükler ise 12 € ile ücretlendiriliyor. (Biletlerini internet sitesinden alabilirsiniz --> http://www.panoramagique.com/en/accueil)


Bunların dışında tabiki de alışveriş. Bizce Disneyland'ın içinden çok daha rahat ve çeşite erişebileceiğiniz bir yer Disney Village'taki store'lar. Özellikle konsept konsept ayrı mağazalarla çok rahat bir şekilde aradığınıza ulaşabilirsiniz. Sadece oyuncakların bulunduğu ayrı 2 mağaza, sadece kıyafetlerin satıldığı Disney Fashion mağazası ve kocaman bir Lego Store'un bulunduğu bu alan gerçekten göremeniz gereken yerlerden biri. 


Yeme içme içinse birçok seçeneğiniz bulunmakta. Starbucks ve McDonald's gibi devlerin yanısıra 6 tane konsept restaurant, 5 tane de fast food restaurantı seçeneğiniz bulunmakta. Biz Planet Hollywood'ta yemek yediğimiz için size orayı gönül rahatlığıyla tavsye edebiliriz. Ama Rainforest Restaurant'ın da çok güzel olduğunu duyduk. Aynı zamanda bu alanda özel bir steakhouse da bulunmakta. Üstte Restaurantların ve yerlerinin bulunduğu haritadan gitmeden önce siz de seçiminizi yapabilirsiniz. 


Disney Village'tan sonra geldik Disneyland bünyesindeki otellere. Aslında Disney otelleri ve anlaşmalı oteller olmak üzere 15 otel bulunmakta Marne La-Vallée'de ancak biz alanın içindekileri sizlere anlatacağız. Tabi ki en güzeli Disney Park'ın girişinde bulunan kocaman pembe bina olan Disneyland Hotel. Zaten parkın başlangıcı olan bu otel, konaklayabileceğiniz en iyi lokasyon. Bu otel dışında diğer sıralayacaklarımız parkın dışında Disney Village'ta ya da Disney Lake'in etrafında olan oteller. Yakından uzağa doğru bu otelleri sıralayacak olursak; Disney's New York (yürüyerek 10 dk), Disney's Newport Bay Club (15 dk), Disney Sequoia Lodge (15 dk), Disney's Hotel Cheyenne (20 dk), Disney's Sante Fe (20 dk). 

Hotel Cheyenne ve Sante Fe dışında diğer tüm otellerde akşam yemeği dahil fiyatlar alabilirsiniz. Aynı zamanda diğer otellerde yüzme şansınız da bulunmakta. Tabi yaptığımız otel sıralaması aynı zamanda ücretlerde de pahalıdan daha ucuz doğru gitmekte. Son olarak tüm otellerden Disney Park'a özel otobüsle ulaşım sağlanmakta. (Tüm oteller hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz http://www.disneylandparis.co.uk/hotels/disneyland-hotel/  )

26 Ocak 2016 Salı

PARİS KLASİKLERİ: SACRE COEUR

Paris'te "Klasik" diyeceğimiz yerlerden biri de Sacre Coeur. Sacre Coeur'e kolay ulaşım nasıldır ? Kilise ziyareti dışında  Montmartre'da neler yapabilirsiniz ? Ressamlar tepesinde mutlaka görmeniz gereken yerler nereler ? gibi sorularınıza cevap verecek bir yazı hazırladık sizlere.


Önce ulaşımdan bahsedelim. En kolay yolun 2.hatla Anvers durağında inip 5 dakikalık yürüyüşle Sacre Coeur kilisesine direkt bağlanan finükilere ulaşabilirsiniz. Anvers durağında indikten sonra hemen solunuzda kalacak Rue de Steinkerque yönünde yukarı çıktığınızda Sacre Coeur yavaş yavaş belirmeye başlayacak. Bu sokağı çıkarken sağlı sollu küçük hediyelik eşyacılara da göz atabilirsiniz. Bu sokağın sonunda finükilere ulaşacaksanız, eğer nefesinize güveniyorsanız merdivenlerle de çıkabilirsiniz :)


Size biraz Sacre Coeur'den bahsedelim. Paris'in en yüksek tepesinde yer alan ve Paris'in en eski kilisesi olan Saint- Pierre de Monmartre kilisesi sonrasında Sacre Coeur bazilikasına dönüştürülmüştür. Bu bazilika hem mazarası hem de mimarisiyle gerçekten görülmeye değer.
Aynı zamanda bir Hristiyanlar için bir hac mekanı olan Sacre Coeur'e dünyanın dört bir yanından haclar bulunuyor. Kubbe tavanlı olan kilisenin tavanında Fransa'nın en büyük mozaik işlerinin olduğunu da söyleyelim. Girişi ücretsiz olan Sacre Coeur her gün sabah 06.00'dan 23.30'a kadar ziyarete açık.


Bu bölgede gezip görebileceğiniz tek yer Sacre Coeur değil, bazilikanın yanından tırmanılan tepenin sonunda Place du Terte'e yani ressamlar tepesine ulaşıyorsunuz. Burada birçok sanatçının Paris temalı eserlerini görüp kendi eskizlerinizi karikatürlerinizi çizdirebilirsiniz. Özellikle bizim favorimiz notalı sayfaların üzerine çizilen Paris'teki monumentların olduğu eserler ve küçük tuvallerdeki rengarenk Paris manzaraları. Bu meydanın etrafında birçok kafe bulunmakta, eğer tanıdığınız bir yere gitmek isterseniz bu tepede Starbucks'ı da tercih edebilirsiniz ama biz size klasik Paris kafelerini tavsiye ederiz.



Bunun dışında ressamlar tepesinde Espace Dali'nin de bulunduğunu hatırlatalım. Özellikle Dali heykellerinin bulunduğu müzeyi eğer iyi bir sanatseverseniz ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Tepenin etrafında gezinirken ünlü şarkıcı Dalida'ya adanmış Place Dalida'ya da uğrayıp Dalida büstünü görün deriz.

Aynı zamanda Montmartre'daki şarap bağları olarak geçen Montmartre Clos'da çok ilginizi çekebilir. Paris'in gizli şarap bağı olarak adlandırılan Montmartre Clos hem dışarıdan bina yapısı olarak hem de küçük bağ şeklindeki bahçesiyle gerçekten görülmeya değer.


Son tavsiyemizde eğer Christmas döneinde Paris'teyseniz mutlaka buraya uğrayın ve tepenin süslenmiş halini görmelisiniz.

23 Ocak 2016 Cumartesi

GÖRMEDEN DÖNMEYİN: Galeries Lafayette

Herkese yeniden merhaba!  

Görmeden dönmeyin serimizin yeni yazısı, Galeries Lafayette ile karşınızdayız :) 

Farklı bir alışveriş deneyimi için Lafayette'e mutlaka uğramalısınız :)
Paris'e gelen herkesin alışveriş yapmasa bile dekorasyonunu ve süslemelerini görmek için mutlaka uğradığı Lafayette alışveriş merkezi 9. bölgede bulunmakta. Metro ile pembe 7 ve yeşil 9 hatların Chaussée d'Antin – Lafayette durağında inerek yer altından direk alışveriş merkezinin ayakkabı bölümüne bağlanıyorsunuz. Her yer gibi burası da pazar günleri kapalı, cumartesi günleri ise oldukça kalabalık. Ayakkabıdan çantaya, makyajdan kıyafete, kitaptan yemeğe ne isterseniz bulabileceğiniz bu alışveriş merkezi 3 ayrı binadan oluşuyor. Asıl bina 7 katlı, birinci ve ikinci katlarından erkekler için ayrılmış olan diğer binaya geçiş bulunuyor. Sadece ev dekorasyonu ve yiyeceğe ayrılmış olan bina ise yolun tam karşısında bulunuyor.  

Lafayette alışveriş merkezinde Dior, Furla, Chanel, Burberry, Chloe, Louis Vuitton, Kenzo gibi dünyaca ünlü markaların butikleri bulunmakta. Ayrıca Galeries Lafayette'in kendi markasının kadın, erkek, çocuk, aksesuar bölümlerindeki ürünlerine de ulaşabilirsiniz. Eğer hediye almak istiyorsanız sizlere Galeries Lafayette markasının onlarca renk ve desendeki şallarını önerebiliriz. 

Makyaj Bölümü
Giriş katta çanta, makyaj, saat ve mücevherat markaları bulunmakta. Dior, Tom Ford, Lancôme, Chanel, Yves Saint Laurent, Mac gibi markalar dışında, Karl Lagerfeld'in kedisi ile iş birliği yapan Shu Uemura gibi her yerde bulamayacağınız markaların da stantlarını görmek mümkün. Saat ve mücevherat diyince her gittiğimizde baktığımız Dior saatler ve Tiffany&Co takılar sizleri de hayran bırakacak. 

High brand olarak kabul ettiğimiz markalar dışında aynı zamanda Zara, Topshop, Ted Baker gibi markalar da yer alan alışveriş merkezinde terasa çıkmadan en üst katta kırtasiye ve kitap bölümü bulunuyor. Eğer siz de bizim gibi her türlü kalem ve deftere ilgi duyuyorsanız mutlaka bu üst kata uğramalısınız. Birbirinden değişik defterler, rengarenk kalemler, Paris temalı birçok ürüne ulaşabilirsiniz. Bu katta aynı zamanda Maxim's çikolata standı da bulunuyor. Dilerseniz buradan da hediyelik çok güzel setler bulabilirsiniz


Sarayı anımsatan balkonlar
Eğer alışveriş sırasında yorulup bir kahve molası vermek isterseniz üçüncü katta Starbucks bulunmakta. Balkon manzarasıyla kahvenizi içip dinlenebilirsiniz. Ancak daha özel bir mola vermek isterseniz size birinci kattaki Angelina'yı öneriyoruz. Kahvenizle birlikte kestane kremalı Mont-Blanc ya da daha hafif olan Tarte au Citron (Limonlu Tart) yiyebilirsiniz. Aynı zamanda Angelina'da yemek de yiyebilirsiniz ancak altıncı kattaki Lafayette Café'de de karnınızı doyurabilirsiniz. Alışveriş merkezinin içinde daha farklı restoranlar olduğu gibi McDonald's gibi bildiğimiz tatlar da bulunmakta. 

Galeries Lafayette'in hemen yanında bulunan Printemps da bir alışveriş merkezi. Bu ikili arasındaki rekabet özellikle vitrin tasarımlarında görülüyor. Belirli markalarla yapılan işbirlikleri ve konseptlerle oluşturulan vitrinler özellikle Noel zamanı göz kamaştırıcı oluyor. Bize göre Lafayette alışveriş ve gezmek için daha çekici iken, Printemps vitrin konusunda her zaman bir adım önde oluyor. Ancak Lafayette'in her yıl kurduğu devasa Noel ağacını da unutmamalıyız. Her sene farklı süslemelerle giriş katından en üst kata kadar uzanan bu ağacı, eğer yılbaşı dönemi giderseniz mutlaka görmelisiniz. 


Yeni yıl ağacının kurulum süreci


Not: Galeries Lafayette mağaza düzenine buradan ulaşabilirsiniz.


Görmeden dönmeyin serimize ilerleyen günlerde devam edeceğiz. Kendinize çok iyi bakın, hoşçakalın! :)








20 Ocak 2016 Çarşamba

PARİS KLASİKLERİ: CHAMPS ELYSEES CADDESİ

Herkese yeniden merhaba!

Champs Elysées'den Arc de Triomphe manzarası

Bugün sizlere Paris denilince akla gelen ilk yerlerden biri olan Champs Elysées (Şanzelize) Caddesi'nden bahsedeceğiz. Eiffel kulesi kadar ikonik hale gelen Champs Elysées, Paris'e gelen herkesin mutlaka gezdiği, alışveriş yaptığı, fotoğraf çektirdiği, yemek yediği cadde. 

Sırf turistler tarafından değil, bizzat Fransızlar tarafından da en güzel bulvar olarak gösterilmektedir. Adını yunan mitolojisinden alan cadde, Concorde Meydanı'ndan, Charles-de-Gaulle Meydanı'na kadar uzanmaktadır. Yazın turist yoğunluğu sebebiyle yürümenin oldukça zor olduğu, yılbaşında araç trafiğine kapanması ile oluşan kalabalık sebebiyle yeni yıla girmenin cesaret istediği bu cadde; her zaman Paris'e yakışır şekilde şık ve büyüleyici, yoğunluğa rağmen tertemiz. 

Caddede; restoranlar, cafeler, ünlü markaların mağazaları,  pasajlar ve sinema bulunmakta. Bu geniş caddeyi gezerken, etrafınıza bakınmaktan sonuna geldiğinizi anlamıyorsunuz bile. Caddeyi kesen onlarca sokakta da aslında cadde kadar değerli. Karşıdan karşıya geçerken bir yanınızda Arc de Triomphe bir yanınızda ise eğer Noel zamanı ise Concorde Meydanı'na kurulan dönme dolap kalıyor.

Cappuccino ve Bergamotlu Makaron

Arc de Triomphe'la (Zafer Takı) fotoğraf çektirdikten sonra; Nespresso'nun butiğinde oturup hem kahvenizi içebilir hem de alışveriş yapabilirsiniz. Geçen yıl açılan bu butik; makinalardan kahvelere, fincanlara kahve ile ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi barındırıyor. Kapsül kahve alımı tadım yaparak ya da bilgisayar yardımıyla hızlı bir şekilde de yapılıyor. Mağazanın girişindeki kafede, kahvenizin yanına macaron ikram ediyorlar. Bizim favorimiz bergamotlu olan. Denemenizi tavsiye ederiz.

Caddede Hugo Boss kocaman ama sade dizaynlı, kısa zaman önce yenilenen mağazası ile; Louis Vuitton ise gerek vitriniyle, gerek her zaman önünde bulunan kuyruğuyla caddenin ilgi odakları arasında. Alışveriş yapmasanız bile hem mağazaların dekorasyonunu hem de sınırlı sayıda üretilmiş parçaları görmek için bu butikleri ziyaret edebilirsiniz.

Kadınların çok hoşuna gideceğinden emin olduğumuz mağazalardan biri de Sephora. Oldukça büyük olan bu mağazada markalarla yapılan işbirliği ile birbirinden şık konseptler yer alıyor. Çalışanların gerektiğinde yardımcı olduğu, istemediğinizde peşinizden gelmediği, saatlerinizi harcayabileceğiniz kozmetik dünyasına mutlaka uğramalısınız. Sephora'nın kendi markasının ürünleri Türkiye'ye kıyasla daha uygun fiyata ulaşabilirsiniz. Sephora'nın hemen yanında da Guerlain'in butiği bulunuyor. Her yerde bulanan ürünleri dışında, özel üretim parfümleri, çiçek esanslarını burada bulabilirsiniz.

Caddede Disneyland'a gidemeyenler, hediye almak isteyenler için 2 katlı bir Disney Store bulunmakta. Çalan müzikler, kıyafetler, oyuncaklar ile Disneyland havasını yaşamanız mümkün. Her zaman kalabalık olan bu mağazadan aynı zamanda Disneyland için bilet de alabilirsiniz.

Louis Vuitton
Paris Saint Germain'in butiği ise erkekler için bir uğrak noktası olabilir. Forma, atkı, çanta gibi dilediğiniz her şeyi PSG amblemiyle bulabilirsiniz. Vaktiniz olursa, Parc de Prince'de fransız taraftarlarla maç izleme deneyimini de yaşamanızı öneririz.

Caddede lüks markalar dışında hepimizin bildiği Zara, H&M, Benetton, Nike, Adidas gibi markalar da bulunmakta. Kur nedeniyle fiyat farkı bulunmamasına rağmen Zara'da Türkiye'de olmayan ürünleri bulmak mümkün. Nike ve Adidas ise tüm Avrupa'ya oranla ülkemizde daha ucuz.

Alışveriş yapmak yerine, müze gibi gezebileceğiniz bir mağaza ise Abercrombie&Fitch. Giriş kapısından itibaren büyüleyici bir atmosferi olan bu mağazanın çalışanları da bir o kadar göz alıcı. Mağazanın içi ne kadar loş olsa da alışveriş yapmak isterseniz kot pantolonlar, fermuarlı üstler ve tişörtlerine bakabilirsiniz. Yaz sezonu ise elbise ve etekler incecik ve yumuşacık oluyor. Alışveriş yapmaya niyetiniz yoksa caddede gezerken mutlaka girilmesi gereken yerlerden biri.

Ladurée
Caddede diğer ilgi odaklarından biri de Ladurée. Hem yemek yiyebileceğiniz hem de kahve içebileceğiniz bu mekanda aynı zamanda Ladurée'nin hediyelik eşyalarını bulabilirsiniz. Bizden size bir öneri eğer Ladurée'de bir akşamüstü geçirmek isterseniz hem daha ferah olan hem de dekorasyonu daha şık olan Madelaine meydanındaki Ladurée'yi tercih edebilirsiniz.
Caddedeki cafeler arasında fiyatları daha makul olan Café George V de bizim favorilerimiz arasında. George V metro durağının çıkışında bulunan bu cafede yemek yiyebilir ya da kahve içebilirsiniz.

Léon de Bruxelles

Yemek konusunda da dilerseniz bu kafelerin az çok her yerde aynı olan menülerini tercih edebileceğiniz gibi daha spesifik restoranları da deneyebilirsiniz. Eğer pizza yemek isterseniz size Cafe di Roma'yı öneririz. Tam karşısında bulunan Pizza Pino, daha fazla ilgi görmesine rağmen sunduğu hizmet nedeniyle bizim tercihimiz olmuyor. Eğer deniz mahsülleri yemek isterseniz de Belçika'nın ünlü midyecisi Léon de Bruxelles'i öneriyoruz. Belçika'daki kadar lezzetli tatlarıyla, doyurucu bir akşam yemeği için bir gününüzü Léon'da bitirebilirsiniz.


Champs Elysées caddesini ilerleyen günlerde sizler için daha ayrıntılı anlatacağız. Şimdilik bu kadar. Kendinize çok iyi bakın, hoşçakalın! :)







18 Ocak 2016 Pazartesi

Paris'in Markalar Kasabası : La Valee Vilage

Bugün sizlere eğer bir alışveriş tutkunuysanız Paris'te mutlaka uğramanız gereken bir yeri tanıtacağız. Burası aklınıza gelebilecek birçok mağazanın outletinden oluşan bir alışveriş kasabası. İşte biz de size mağazalarıyla, fiyatlarıyla, ürünleriyle, ulaşımıyla kısacası tüm detaylarıyla bu kasabayı anlatacağız. 


Anlatmaya başlamadan önce şunu söyleyelim, Türkiye'de gittiğiniz outlet mantığından çok daha farklı bir şeyle karşılaşacağınız konusunda size garanti verebiliriz. Burada birkaç mağaza haricinde neredeyse tüm mağazalarda gerçek anlamda sadece bir önceki sezonun mallarına ulaşabiliyorsunuz, yani İstanbul'daki gibi 10 yıl önceki tasarımlarla karşılaşmayacaksınız. Birkaç mağaza dışında dedik, bu mağazalardan da size bahsedeceğiz elbette ama bu mağazaların da kendilerine göre başka artıları olduğunu da söyleyelim.



İlk olarak buraya nasıl ulaşırsınız onu anlatalım. Paris metrosunun 1.hattıyla (sarı hat) en merkezi istasyonlardan biri olan Charles de Gaules - Etoile durağına ulaşıp buradan Paris'in çevresine ulaşmanızı sağlayacak RER'e geçiş yapmalısınız. Bineceğiniz RER, RER A - Marne La Chessy / Disneyland yönü. Bu trene bindikten sonra son durağa yani Disneyland'a varmadan bir önceki durak olan Val d'Europe durağında iniyorsunuz. İstasyondan çıktıktan sonra sola doğru döndüğünüzde büyük bir alışveriş merkeziyle karşılaşacaksınız içeri girip alışveriş merkezini bitirdikten sonra foodcourt'un bulunduğu çıkıştan çıktığınızda La valle village'ın girişinde buluyorsunuz kendinizi. (Alışveriş merkezinde FNAC'ı bulana kadar yürüdükten sonra çıkış kapısını görüceksiniz.)

La Vallee Village'a girdikten sonra sizi ilk karşılayacak mağaza bizimde çok sevdiğimiz Londra kuruluşlu Cath Kidston. Ev eşyalarından eldivene şapkaya kadar birçok ürüne burada ulaşabilirsiniz. Ama bizim favorilerimiz makyaj çantaları oldu. Mağaza fiyatı 20 € iken biz 10 €'ya satın aldık kendilerini. (Bu arada şunu da söyleyelim, ürünlerin fiyat etiketlerinde hangi yıla ait oldukları ve mağazasında ne kadara satıldığı da yazıyor, alışveriş yaparken bunlara dikkat etmenizi öneririz.)


Girdiğimiz bir diğer mağazada Paris'e gelirseniz mutlaka uğramanızı önerdiğimiz ba&sh. (İstanbul'da bulunmadığını hatırlatalım.) Burası tam spor şık tarzı yansıtan bir mağaza. İstanbul'daki Paris bazlı Maje ve Sandro mağazalarına benziyor diyebiliriz. Fiyatlardan bahsedecek olursak %40-50 civarında daha uygun olduklarını söyleyelim. Ancak buna rağmen gene de bolca üç haneli fiyat göreceksiniz. 


Bir sonraki durağımız Red Valentino ve Max Mara. Öncelikle Red Valentino'dan başlayalım, mağazada mükemmel kısa kokteyl elbiseleri bulunmaktaydı. Aynı zamanda bu elbiselerin üzerine alabileceğiniz çok şık kısa kaşmir hırkalar da bulunmaktaydı. Fiyatlarınsa Valentino etiketli ürünlere göre çok uygun olduğunu söyleyelim. Normalde Valentino'dan elbise almak için 2000 TL ve üzerinde bir fiyat ödemeniz gerekirken burada fiyatlar 200-300€ civarındaydı. Maxmara'daysa aklınıza gelebilecek her renk palto ve kaz tüyü montlar bulunmaktaydı ancak fiyatların Red Valentino kadar iç açıcı olduğunu söyleyemeyeceğiz. Gene de eğer böyle bir palto ya da mont alma niyetindeyseniz mutlaka buraya girin deriz. Şimdi anlatacağımız mağazaysa en çok aklımızın kaldığı ve bir ürün satın almak için can attığımız mağazaydı. Tabi ki Céline'den bahsediyoruz. Öncelikle şunu söyleyelim o meşhur luggage modelinden yoktu ama bizim daha da beğendiğimiz All Soft Tote modelini kolumuza takıp takıp çıkardık. Ama 1100€ 'dan 650€'ya düşmüş olan fiyatı onu yanımızda götürmemizi engelledi malesef. ( İstanbul'daki fiyatına göre çok uygun olduğunu söyleyelim ama)


Girdiğimiz, fotoğraflayamadığımız ama mutlaka anlatmamız gereken bir diğer markaysa Givenchy. Alev alev 2013 tasarımlarının yer aldığı mağazada Givenchy'nin ikonik modellerinden Lucrezia, Nightingale modellerinin gerçekten özel tasarımları bulunmaktaydı. (malesef öyle düz siyahlarına değil runway koleksiyonuna rastlayabildik.) Fiyatların yine %30-40 oranda daha ucuz olduğunu söyleyelim. Normalde bulamayacağınız parçaları burada bulabilirsiniz. Eğer Paris'e gelip bir Givenchy alayım derseniz buraya gelmenizi tavsiye ederiz.

Anlatmaya doyamayacağımız bir diğer mağaza da Valentino. O meşhur zımbalı çantalara ve ayakkabılara buradan daha uygun fiyata ulaşabilirsiniz. Tüm bunların yanında da Valentino'nun couture koleksiyonundan birkaç parçayı da burada bulabilirsiniz. Geçen sezonun çiçekli rengarenk desenli ve dantelli elbiselerinden birer tane bulunmaktaydı biz gittiğimizde. Bunun dışında çok güzel telefon ve ipad kılıfları da bulunmakta mağazada. Kıyafetlerden biraz bahsedecek olursak, ucuk pembe ve morların ağırlıkta olduğu elbiselere bayıldık. Bunların dışında kırmızı ve siyah ağırlıkta paltolarda mağazada yer almakta.


Sizlere anlatacağımız son mağaza da devasa Dolce and Gabbana mağazası. Geçen yazın her modeline rastlayabileceksiniz bu mağazada, Dolce Gabanna'nın klasiği olan leoparları da bulabilirsiniz. Aynı zamanda biz yeni sezonun takılarına bayılmıştık, burada da geçen sezonun takılarını bulabilirsiniz. Biz en çok Bizans desenlerinin yer aldığı kadife ayakkabıları ve klasik Silicy çantalarını beğendik. Burada Givenchy'deki gibi sadece uç modeller yok onun markanın tüm klasiklerine de buradan ulaşabilirsiniz.


Yolunuz buraya düşerse diye ek olarakta birkaç pratik bilgi verelim size.

  • Marka alışverişi yapacaksanız mutlaka buraya gelin. Ama Louis Vuitton, Dior ve Prada'yı burada bulamazsınız. Bulabileceğiniz mağazaları yukarıdaki ikinci resimdeki kartta görebilirsiniz.
  • Longchamp ve Micheal Kors'un mağazalarında çok eski modeller bulunmakta ya da pekte tercih edilmeyen tasarımlar satışa sunulmuş, ama Micheal Kors'un mağazasının çok büyük olduğunu söyleyelim.
  • Belirli dönemlerde büyük indirimler bulunuyor. Biz gittiğimizde Ralph Lauren'da özel bir indirim vardı. (19€ ya tshirtler, 70€'ya kazaklar bulunmaktaydı.)
  • Biz saat 2 gibi gittik ve çoğu mağazayı dolaştık. Daha erken giderseniz daha detaylı gezebilirsiniz. Ayrıca yemek içinde oradaki restaurantları değil de içinden geçerek vardığınız alışveriş merkezinin foodcourtuna gitmenizi tavsiye ederiz. Daha uygun fiyatlara yemek yiyebilirsiniz burada ve daha çok seçenek mevcut.
  • Gidişin 30 dakika sürdüğünü hatırlatalım.
  • Eylülden sonraki bir dönemde giderseniz de biraz kalın giyinmenizi tavsiye ederiz. Ya da gitmeden önce mutlaka oranın hava durumuna bakın çünkü açık havada olucaksınız.
  • Gezerken ısınmak isterseniz de girişten sonra biraz ilerleyince Starbucks'a uğrayıp kahve içebilirsiniz.
  • Son olarakta gitmeden önce akıllı telefonunuz varsa application storedan Shopping Outlet application indirebilirsiniz, mağazaların nerede olduğunu gösteren bir harita ve hangi mağazada ne kadar indirim olduğunu gösteren bildirimler alabilirsiniz.